Hashimoto ve Beslenme
Hashimoto Tiroiditi ve Beslenme
Tiroid, boynumuzun tabanında oturan kelebek şeklinde bir endokrin bezdir. Kalp, akciğerler, sindirim ve merkezi sinir sistemleri dahil olmak üzere hemen hemen her organ sistemini etkileyen hormonları salgılar. Aynı zamanda metabolizmayı ve büyümeyi de kontrol eder.
Günümüzde birçok gelişmiş ülkede en yaygın tiroid bozukluklarından biri olarak Hashimoto tiroiditi çokça karşımıza çıkar.
Hashimoto tiroiditi, bağışıklık sisteminin bir parçası olan lenfositlerin tiroid hücrelerini yavaş yavaş tahrip ederek tiroid bezinin işlevini yerine getirememesine neden olan otoimmün bir rahatsızlıktır. Kadınlarda erkeklere göre 5-20 kat daha sık görülmektedir.
Hastalığın teşhisinde görülen semptomlar ve laboratuvar tetkikleri belirleyicidir. Kanda yüksek TSH (tiroid stimulan hormon), düşük T3 (triiyodotironin) ve T4 (tiroksin) seviyeleriyle karakterizedir. Aynı zamanda kanda artmış düzeyde anti-TPO (anti-tiroid peroksidaz) antikorları bulunur.
Hashimoto tiroiditi olan bazı kişilerde ayrıca yüksek TBII (TSH reseptör bloke edici antikorlar) ve anti-Tg (antitiroglobulin) antikorları vardır. Bu antikorlar tiroid bezine saldırır.
En yaygın görülen semptomlar arasında kilo alma, aşırı yorgunluk, soluk ve kuru cilt görünümü, kabızlık, soğuğa karşı hassasiyet, düşük konsantrasyon, saç dökülmesi, kas gücünde azalma, nefes darlığı, depresif ruh hali yer almaktadır.
Hashimoto tiroiditi olan kişilerde otoimmün durumlar, yüksek kolesterol, obezite ve diyabet geliştirme riski daha yüksek olduğundan, diyet ve yaşam tarzı değişiklikleri de diğer hastalıkların gelişme riskini azaltmanın anahtarıdır.
Araştırmalar, standart ilaçlara ek olarak diyet ve yaşam tarzı değişikliklerinin semptomları büyük ölçüde iyileştirebileceğini gösteriyor. Hashimoto tiroiditi olan her kişi tedaviye farklı yanıt verir, bu nedenle bu durum için bireyselleştirilmiş bir yaklaşım çok önemlidir.
Bu değişiklikler iltihaplanmayı azaltmaya, yüksek tiroid antikorlarının neden olduğu tiroid hasarını yavaşlatmaya veya önlemeye ve vücut ağırlığını, kan şekerini ve kolesterol seviyelerini yönetmeye yardımcı olmaktadır.
Hastalık, bağışıklık ilişkili olduğu için antiinflamatuar ve sorunlu gıda antijenlerinin uzaklaştırılmasını içeren bir diyet yaklaşımını içermelidir.
Hastaların normal bireylere göre çölyak hastalığı veya glüten hassasiyeti geliştirme riski fazladır. Glutenin sindiriminin zor olması ve sindirilememiş parçalarının kana karıştığında bağışıklık sistemi tarafından yabancı madde olarak algılanması nedeniyle saldırı durumuna geçmesi Hashimoto tiroiditinin daha da tetiklenmesine yol açabilmektedir. Ayrıca glüten ve tiroid hücreleri moleküler olarak birbirlerine çok benzediğinden, bağışıklık sistemi glüteni tiroid dokusu sanarak saldırıya geçerek tahribata yol açabilmektedir. Bu nedenle bir süre glüten eliminasyonu diyeti uygulanıp hastanın semptomlarında azalma olup olmadığına bakılabilir.
Hashimoto hastalığının tedavisini hedefleyen bir diyet, genellikle laktoz içeren süt ürünlerinin de ortadan kaldırılmasını gerektirir. Hastaların %75’ inde laktoz intoleransı teşhis edilir. Laktoz intoleransı ilacın biyoyararlanımını azalttığı ve daha yüksek dozların kullanımını zorunlu kıldığı için, bu müdahale levotiroksin alan kişilerde çok daha önemlidir. Bu nedenle onu alan hastalar veya yüksek TSH’ si olan hastalar laktozsuz ürünleri tercih etmelidir.
Hashimoto hipotiroidizmin kendisi bağırsak geçişinde bozukluklara neden olarak dışkılama sorunlarına yol açabildiğinden yeterli su ve lif alımı (minumum 30 gr) oldukça önemlidir. Çok fazla çözünür lif içeren yulafın, sebze ve meyvelerin diyete dahil edilmesi lif alımının arttırılmasına yardımcı olmaktadır. Diyetin karbonhidrat içeriği ise tam tahıllı kompleks karbonhidratlardan gelmelidir.
Ayrıca her öğünde protein alımını sağlamak, sağlıklı kilo kaybı hedefine ulaşmak için önemlidir.
Zeytinyağı, avokado, kolza yağı, ceviz, yağlı balık ve deniz ürünleri tercih edilmesi gereken sağlıklı yağ kaynaklarıdır.
İyotlu tuz mutlaka kullanılmalıdır. Dünya Sağlık Örgütü her gün 150 mcg iyot alınmasını önermektedir. Ancak satın alınan iyotlu tuzun iyodunun gitmemesi için kuru ve kapalı ortamda ışık görmeyecek bir alanda saklanması gerekmektedir.
Şeker ve şeker içeren yiyecekler, gazlı içecekler ve paketli gıdalar gibi işlenmiş ürünlerin tüketimi sınırlandırılmalıdır. Bu şekilde enflamasyon oluşumu azalmış olup bağışıklık sistemi yatışacaktır.
Selenyumdan zengin besinlere (yumurta, balık, mantar, ıspanak, hindi eti gibi) ve çinkodan zengin besinlere (kabak çekirdeği, keten tohumu gibi) diyette yer verilmelidir. Çünkü tiroid hormonlarının yapımında (T3 ve T4) selenyum ve çinko görev almaktadır. Gerek görüldüğünde doktor gözetiminde takviye edilebilirler.
KAYNAKLAR
Mincer, D. L., & Jialal, I. (2022). Hashimoto Thyroiditis. In StatPearls. StatPearls Publishing.
Chiovato, L., Magri, F., & Carlé, A. (2019). Hypothyroidism in Context: Where We’ve Been and Where We’re Going. Advances in therapy, 36(Suppl 2), 47–58.
Abbott, R. D., Sadowski, A., & Alt, A. G. (2019). Efficacy of the Autoimmune Protocol Diet as Part of a Multi-disciplinary, Supported Lifestyle Intervention for Hashimoto’s Thyroiditis. Cureus, 11(4), e4556.
Ihnatowicz, P., Drywień, M., Wątor, P., & Wojsiat, J. (2020). The importance of nutritional factors and dietary management of Hashimoto’s thyroiditis. Annals of agricultural and environmental medicine : AAEM, 27(2), 184–193.