OBEZITEDAVISI-18-1200x481.jpg

DÜŞÜK NEDİR?

Düşük, 20 haftadan önce ve bebek henüz 500 gram ağırlığına ulaşmadan istenmeyen çeşitli nedenlerle sonlanmasıdır. Özellikle ilk gebelikte sık görülen bir durumdur. Annenin yaşı, enfeksiyon riski ve daha çok birçok neden sebep olabilmektedir. Genellikle hamileliğin ilk üç ayında meydana gelen düşüklerde en sık karşılaşılan faktör, bebekte kromozom anomalileridir. Bazı vakalarda iki veya daha fazla hamilelik üst üste düşükle sonuçlanabilir. Bu durum tekrarlayan düşük olarak adlandırılmaktadır. Düşük tedavisinde düşüğe neden olan faktörlerin tespit edilmesi gerekmektedir. Düşük, gebeliğin sonlanmasına neden olur fakat nadiren de olsa gebelik devam ettirilebilmektedir.

İlk 3 ayda düşüğe sebep olan maddeler kromozom anomalilerin yanı sıra:

-Enfeksiyon hastalıklar

-Rahim ağzı yetmezliği

-Genetik hastalıklar

-Hormonal bozukluklar

-Annenin hastalıkları

-Rahim içi yapışıklıklar olabilmektedir.

 

DÜŞÜK BELİRTİLERİ

Düşük anne adayınında hayatını riske atar. Bu nedenle erken teşhis ve tedavi oldukça önemlidir.

-Vajinal kanama, mide bulantısı, kusma, halsizlik, sırt ağrısı, 24 saatten fazla süren şiddetli karın ağrısı, vajinal kanama var ise en kısa sürede hekime görünülmelidir.

 

DÜŞÜK TEDAVİSİ

Ultrason inceleme ile fetüsün durumu tespit edilmelidir. Eğer fetüs cansız ise gebeliği sonlandırmak ve rahmi kürtaj ile temizlemek gerekmektedir. Ancak düşük tehlikesi var ise tedavi edilebilmektedir. Bu durumda anne adaylarının düzenli doktor takibi, istirahat ve gerekirse ilaç desteği ile düşük engellenebilmektedir.


OBEZITEDAVISI-17-1200x481.jpg

Dumping Sendromu Nedir?

Dumping sendromu, mideye gelen besinin kısa bir sürede ince bağırsağa geçiş yapması ile karakterize bir rahatsızlıktır. Özellikle yüksek şeker içeren besinlerin hızlı ve kontrolsüz bir şekilde midenin bypass edilen ince bağırsağa salındığı veya döküldüğü (dumped) bir ameliyat komplikasyonudur. Genelde obezite ameliyatı sonrası görüldüğü bilinse de mide ve yemek borusu ile ilgili geçirilmiş bir operasyon sonrasıda görülebilmektedir. Ek olarak herhangi bir operasyon geçirilmemiş olsa bile dumping sendromu yaşayan bireyler mevcut olabilir.

Dumping Sendromu Belirtileri Nelerdir?

Dumping sendromu, bariatri operasyonlarından sonra görülme olasılığı olan yüksek oranda karbonhidrat tüketilmesi sonucu aşağıdaki belirtilerin görüldüğü sendromdur:

-Midede doluluk hissi

-Yemekten sonra şişkinlik, fazla doygunluk hissetmek

-Soğuk terleme

-Halsizlik

-Bulantı

-Kusma

-Hızlı kalp atışı

-Baş dönmesi gibi sıralanabilir.

Dumping sendromu, gıda alındıktan sonra belirtilerin ortaya çıkma süresine göre ikiye ayrılmaktadır:

Erken Dumping Sendromu:

Gıda alındıktan itibaren 10-30 dakika içerisinde semptomlar ortaya çıkmaktadır. Klinikte gözlemlenen dumping sendromlarının %75’i erken tiptir. Belirtileri:

-Diyare

-Ani mide yanması

-Terleme

-Sersemlik

-Bulantı

-Mide yanması şeklinde sıralanabilir.

Geç Dumping Sendromu:

Gıda alındıktan itibaren 1-3 saat içinde belirtiler gözlemlenmektedir. Erken tipten farklı olarak kanda ani yükselmiş kan şekerine cevap olarak vücudun hızlı bir şekilde salgıladığı insülin salgısıdır. Buna bağlı olarak bazı hastalarda hipoglisemi ( kan şekerinin düşmesi) meydana gelebilir.

Dumping Sendromunun Beslenme Tedavisi:

Tedavide öncelikli olarak yaşam tarzının değiştirilmesi önerilmektedir. Eğer diyetisyen ve doktor tarafından bütün önerilere uyulmuş fakat geçmeyen semptomlar mevcut ise medikal ve cerrahi yöntemlere başvurulmaktadır.

-Gün içerisinde besinler az az ve sık sık tüketilmelidir.

-Öğünlerin porsiyonları küçük olmalıdır, gerekirse küçük tabak kullanılmalıdır.

-Öğünler ve sıvı tüketimi arasına minimum 30 dakika konulmalıdır.

-Öğünü tüketirken öncelikli olarak protein kaynaklı grup tercih edilmelidir.

-Basit şeker, beyaz ekmek, gazlı içecek, pasta, hamur işi gibi karbonhidrat içeriği yüksek besinlerden kaçınılmalıdır ve bu hayat tarzı haline gelmelidir.

-Gıdalar iyi çiğnenmelidir ve çok sıcak veya çok soğuk tüketilmemelidir.

-Tokluk hissedildikten sonra yemek yemeye devam edilmemelidir.

 


OBEZITEDAVISI-16-1200x481.jpg

DOĞUM KONRTOL HAPI NEDİR?

Doğum kontrol hapı, yumurtlamayı durdurarak ve rahim içerisine sperm geçişini önleyerek gebeliği önleyen hormon içerikli ilaçtır. Kadında doğal olarak salgılanan östrojen ve progesteron hormonlarının sentetik formlarını içerir. Çoğu doğum kontrol hapı bu iki hormonu da içerir ve bu haplar ‘kombine oral kontraseptif’ olarak isimlendirilmektedir. Bir başka hap çeşidi ise sadece progesteron içerir ve ‘mini pill’ olarak isimlendirilmektedir.

DOĞUM KONRTOL HAPI NASIL KULLANILIR?

Doğum kontrol hapına adetin ilk günü başlanılmalıdır. Her gün aynı saatte bir tane alınarak kutu bitene kadar kullanılmalıdır. Kutu bittikten sonra 7 gün ara verilmelidir ve kutu bitene tekrar kadar başlanmalıdır.

 

DOĞUM KONTROL HAPININ AVATAJLARI NELERDİR?

İstenmeyen gebelikten koruyan bu yöntem, adeti de düzenler. Bu sayede hapı bıraktıktan hemen sonra adet düzeniniz eski haline döner ve gebelik planlanabilir.  Akne, dış gebeliki kemiklerde zayıflama, over kanseri gibi durumlarda da doğum kontrol haplarının koruyucu etkileri mevcuttur.

 

 

 

 


OBEZITEDAVISI-14-1200x481.jpg

DİYABETİN TANIMI:

Diyabet, pankreastan salgılanan insülin hormonu yetersizliği veya eksikliği sonucunda meydana gelen karbonhidrat, protein, yağ metabolizması bozukluğu ile karakterize bir hastalıktır.  Kronik seyirli, progresif özelliktedir. Birey için yaşam boyu tıbbi tedavi ve tıbbi beslenme tedavisi gerektiren bir rahatsızlıktır. Tanı kadar tedavi de oldukça önemlidir.

SINIFLANDIRILMASI:

-Tip 1 DM: Pankreas hücrelerinin hasarı sonucunda insülin eksikliği ile oraya çıkar ve insüline bağımlı ilerleyen bir tiptir.

Tip 2 DM: İnsülin direnci ile karakterize olup insüline bağımlı olmayan bir tiptir.

-Gestasyonel Diyabet: Gebelik döneminde ortaya çıkan diyabet tipidir. 24. 28. haftalarda tanı konulabilmektedir.

-Diğer Spesifik Tipler:  Belirli genetik sendromlar, ekzokrin pankreatik hastalıklar, endokrinopatiler, ilaç veya kimyasal ilişkili diyabeti içermektedir.

KLİNİK BULGULAR:

GLİKOZÜRİ (hiperglisemi sonucunda idrar ile glikozun atılması)

POLİÜRİ (idrar ile birlikte su çıkışının artması)

POLİDİPSİ (su kaybı sonucunda sürekli su içme isteği)

POLİFAJİ (açlık hissinin artması)

YORGUNLUK

CİLT YARALARINDA GEÇ İYİLEŞME

SIK ENFEKSİYON

BULANIK GÖRME

KOMPLİKASYONLARI:

Diyabet hastalarında gereken tedavi ilkeleri uygulanmadığında kan şekeri yüksek seyreder ve komplikasyonlara neden olabilir. Bu nedenle diyabet hastalığı olan bireyler kontrollerini ihmal etmemelidirler.

Diyabetik ketoasidoz:  İnsülin yetersizliğinden dolayı karbonhidratlar yeterince kullanılamaz ve vücut enerjiyi yağlardan sağlamaya başlar. Bunun sonucunda kan ve idrarda keton görülür. Enfeksiyon, insülin tedavisinin yetersizliği, fazla karbonhidrat alımı, yeme bozuklukları diyabetik ketoasidozun nedenleri arasındadır.

Diyabetik Nonketotik Hiperosmolar Koma: Diyabetin ketoasidoz olmaksızın hiperglisemi (plazma glikozu>500 mg/dL), dehidratasyon ile karakterizedir.

Hipoglisemi: Plazma glikozunun 50 mg/dL  ve altında olması ile karakterizedir. Titreme, çarpıntı, halsizlik, uyuklama, konuşma güçlüğü belirtileri arasında sayılmaktadır. Hipoglisemiye, öğün atlama, medikal tedaviyi uygulamama veya doz hataları, ağır egzersiz neden olabilmektedir.

Nefropati, Retinopati, Nöropati, Gastroparezi,Konstipasyon, Ateroskleroz, Diyabetik ayak

TANI KRİTERLERİ:

Amerikan Tanı Cemiyeti (ADA) ve Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) için diyabettanı kriterleri şu şekildedir:

-Açlık kan glikoz düzeyinin ≥126 mg/dL olması veya

-Oral kan glikoz tolerans testi (OGTT)’de 2. Saat kan glikoz düzeyinin ≥200 mg/dL olması veya

-Rastgele kan glikoz düzeyi ≥200 mg/dL olması ve diyabetin klasik semptomlarının varlığı (poliüri,polidipsi,noktüri,enürezis,ağırlık kaybı,polifaji) veya

-HbA1c> %6.5 olması

TEDAVİSİ:

İnsülin tedavisi, beslenme ve egzersiz diyabet tedavisi için bir bütündür. Tedavide optimal glisemik kontrol sağlanarak kronik komplikasyonların azaltılması hedeflenmelidir. Yapılan çalışmalar insülin tedavisinin doğru ve yeterli uygulanması kardiyovasküler komplikasyon riskini azalttığını göstermektedir.

Diyabetten kaynaklanan komplikasyon riskini azaltmak için sigara kullanılmamalıdır ve tansiyon ile kolesterol seviyelerinin uygun aralıklarda tutulması gerekmektedir.

Diyabet hastalarının beslenme programları diyetisyen tarafından kişiye özel olarak planlanmalıdır. Kişinin boyu, kilosu, kan parametreleri, kullandığı ilaçlar hazırlanan program için önemli verilerdir.

ÖNERİLER:

*Basit karbonhidrat yerine sindirimi daha uzun olan kompleks karbonhidratlar tercih edilmelidir.

*Beslenme programı ömür boyu sürdürülebilir olmalı ve yaşam tarzı haline getirilmelidir.

*Kurubaklagil, sebze, meyve, tam tahıllı ekmek tüketiminin önemli olduğu bilinmelidir.

*Doymuş yağ tüketiminden uzak durulmalı, zeytinyağı, tereyağı gibi sağlıklı yağlar tüketilmelidir.

*Hamur işi, kızartma, paketli gıdalar tercih edilmemelidir.

*Gün içerisinde su tüketimi ihmal edilmemelidir, günde ortalama 2-2.5 litre su tüketmeye dikkat edilmelidir.

*Egzersiz en az beslenme ve ilaç tedavisi kadar önemlidir.

*Beslenme programı hastanın ihtiyacı kadar öğün sayısı içermeli ve aksi bir durum yok ise ideal ağırlığı korumaya yönelik olmalıdır.

*Posa karbonhidratın emilimini yavaşlatmaktadır bu nedenle posa oranı yüksek besinler şeker seviyesini kontrol altında tutmak açısından önemlidir.

*Glisemik indeksi yüksek besinlerden kaçınılmalıdır.

*Tüketilen besinler ızgara, fırınlama, haşlama yöntemi ile yapılmalıdır.

*Omg-3 alımı önemlidir bu nedenle haftada 2 gün balık tüketimi önerilmektedir.

*Yağ, şeker ve tuz olabildiğince az tüketilmelidir.

*Uykusuzluk ve stres diyete uyumu zorlaştırır ve kilo artışına yol açabilir.

 


OBEZITEDAVISI-15-1200x481.jpg

 

Erken teşhis önemli!

Diyabet, doğru beslenme ve alışkanlıklar ile önlenebilir. Çok su içme, sık idrara çıkma, ağızda kuruluk, cilt yaralarında geç iyileşme, halsizlik ve yorgunluk hissi gibi belirtiler diyabete işaret edebilir. Buna ek olarak ailesinde diyabet geçmişi bulunan ve fazla kilosu olan kişilerin düzenli aralıklar ile kan şekeri ölçümü yaptırmaları erken teşhis için çok önemlidir.

*Sağlıklı kişilerde açlık kan şekeri (AKŞ) ortalama 70-100 mg/dL arasında değişkenlik gösterir.

*AKŞ 100-125 mg/dL arasında ise prediyabet (gizli şeker) anlamına gelmektedir.

*AKŞ 126 mg/dL ve üzerinde ise diyabet olduğunuzu göstermektedir.

Erken dönemde hekim tarafından teşhis konulur ise yaşam tarzında değişiklik yapılması elzemdir.

Diyet listem nasıl olmalı?

Diyet listesi kişiye özel hazırlanmalıdır. Yani tek bir liste örneği yoktur. Diyabet hastalarının kan şekerini kontrol altında tutulması ve kaliteli yaşam sürmeleri için diyetisyen tarafından hazırlanmış bir beslenme programı uygulamak önemlidir. Beslenme programı, hastanın ihtiyacı kadar öğün sayısı içermelidir ve aksi bir durum yok ise kişinin vücut ağırlığını korumaya yönelik olmalıdır. Karbonhidrat, yağ ve protein beslenme programında kişiye özel miktarlarda ve sağlıklı içeriklerden karşılanmalıdır. Alkol ve sigara tüketimi sınırlandırılmalıdır.

Egzersiz yapmalı mıyım?

Diyabet hastalarında kan şekeri kontrolü sağlanmasında ilaç tedavisi önemsenirken, egzersiz göz ardı edilmektedir. Fakat egzersiz en az beslenme ve ilaç tedavisi kadar önemlidir. Diyabet hastalarının düzenli egzersiz ile kilo kontrolü hedeflenmektedir. Egzersiz ile fiziksel aktivitenin arttırılması özellikle fazla kilolu diyabetlilerde vücut ağırlığının azalmasına yardımcı olmaktadır. Ayrıca egzersiz programına başlamadan önce yapmayı planladığınız egzersiz çeşidi ve süresi ile ilişkili olarak doktorunuza danışmayı unutmayınız.

 


OBEZITEDAVISI-13-1200x481.jpg

DEMANS NEDİR?

Halk arasında ‘bunama’ olarak da bilinen demans; öğrenme ve bellek, dil, yürütme işlevi, karmaşık dikkat, sosyal etkileşim gibi bilişsel işlevlerden bir veya daha fazla alanda görülen ilerleyici bozulmadır. Fonksiyon kaybı yavaş gelişir. Diğer yandan kişinin  kişisel ve sosyal yaşamını, meslek hayatını  etkileyecek ve eski yaşantısına göre gerilemeye  sebep olacak derecede ilerleyici bozulma söz konusudur.

Demans neden olur?

Demansın en sık sebebi Alzheimer Hastalığıdır (AH). Damarsal problemler nedeniyle gelişen kanama ya da hipoksiye bağlı işlev kaybına neden olan Vasküler Demanslar ve Lewy Cisimcikli Demans diğer sık nedenlerdendir. Normal basınçlı hidrosefali;karaciğer yetmezliği hipotiroidi, hipertiroidi böbrek yezmezliği gibi metabolik bozukluklar;   vitamin  (b1; b12 vb ) yetersizlikleri gibi beslenme bozuklukları; kronik ilaç alımı, alkol, endüstriyel –  çevresel toksinlere bağlı intoksikasyonlar ;enfeksiyonlar; beyin tümörleri ve diğer bir çok neden de demansa yol açar.

İleri yaş demans açısında en başta gelen risk faktörü sayılabilir. Yaşla birlikte demans sıklığı artar. Cinsiyet, genetik faktörler, depresyon, kafa travması / bilinç kaybı, düşük eğitim düzeyi, vasküler risk faktörleri, hipertansiyon, diabetes mellitus(şeker hastalığı), ateroskleroz, inme, kolesterol yüksekliği, sigara, alkolizm demans için diğer risk faktörleridir.

Demansın en sık sebebi olan Alzheimer Hastalığında beyinde anormal protein birikimi olur. bu anormal protein birikimi sinir hücrelerinin  ve sinir hücreleri arasındaki bağlantıların kaybına sebep olur.  Zamanla sinir hücresi miktarı ve bağlantı sayısı azalır. Sonuçta  ilerleyici bilişsel işlev yetersizliği gelişir ve belirtiler ortaya çıkar ve bu azalmaya bağlı olarak hastalık ilerler.

Demansın belirtileri nelerdir?

Alzheimer Hastalığın’da

  • Bellek kaybı
  • Sorunların planlama veya çözümünde zorluklar
  • Evde, işte veya boş zamanlarda yapılan tanıdık işlerin yapılmasında güçlük
  • Zaman ve yer oryantasyonda bozukluk
  • Görsel resimleri ve uzaysal ilişkileri kavramada güçlük
  • Konuşma ve yazmada kelimelerle ilgili yeni sorunlar
  • Eşyaları yanlış yerleştirmek ve tekrar bulmada sıkıntı yaşamak
  • Muhakeme yeteneğinde azalma veya zayıflama
  • İş ve sosyal hayattan çekilme
  • Duygu durum ve kişilik değişiklikleri

belirtilerinden birkaçı bir arada görülür.

Hastalığın evresine ve  demansın sebebine  göre bu belirtilerin çokluğu ve ciddiyeti değişebilir.

Demansın tanısı nasıl konur?

Tanı; hasta hikayesi, muayene bulguları, laboratuvar testleri, görüntüleme yöntemleri nöropsikolojik testler ışığında

tanı kriterleri(DSM-IIIR tanımı, NINCDS-ADRDA ve DSM-IV tanı kriterleri) kulanılarak konulur.

Demansın tedavisi nedir?

Depresyon, vasküler demans, ilaç,  toksinler, alkol, kafa içi yer kaplayan oluşumlar, anoksi, kafa travması, normal basınçlı hidrosefali, infeksiyonlar , beslenme bozuklukları-vitamin yetmezlikleri , metabolik bozukluklar tedavi edilebilir demans nedenleridir.

Demansa yol açan  en sık neden  olan Alzheimer Hastalığı’nın  kesin bir tedavisi bulunmamaktadır. Asetilkolinesteraz inhibitörleri (Donepezil) ve

NMDA reseptör antagonistleri (Memantin) tek başına ya da  kombine olarak kullanılırlar. Bu tedavilerle hastalarda semptomatik iyileşme ve hastalığın seyrinde belirtilerin ilerleyişinde yavaşlama sağlanarak kişilerin yaşam kalitelerinin artırılması hedeflenir.

 


OBEZITEDAVISI-12-1200x481.jpg

 

Demir eksikliği ya da halk arasındaki bilinen adıyla kansızlık çocuklarda ciddi sağlık sorunlarına sebep olmaktadır. Ayrıca çocukların eğitim başarılarını da olumsuz bir şekilde etkileyebilmektedir. Özellikle 2 yaşın altındaki çocuklarda, demir eksikliği tedavi edilmediğinde IQ’yu yaklaşık 10 puan düşürebildiği gözlemlenmiştir. Çocuklardaki şu belirtiler dikkate alınmalı ve bir uzman desteği ile değerlendirilmelidir: Diğer çocuklar ile oynarken pasif durumda kalması, koşarken ya da hareket halindeyken çabuk yorulması, soluk bir cilde sahip olması, iştahsızlık, cildinin kuruması, konsantrasyon eksikliği ve gelişme geriliği.

 


OBEZITEDAVISI-11-1200x481.jpg

Crush Sendromu ve Beslenmesi

“Crush” kelime olarak ezme, ezilme, sıkışma, baskıya maruz kalma anlamına gelir. Crush/ezilme sendromu, depremden sonra en sık gelişen komplikasyonlardan biri olup, erken ve sıkı bir tedavi ile kontrol altına alınmadığı sürece ölümcül olabilir.

Crush sendromu enkaz altında uzun süre sıkışıp kalan kişilerde gelişmektedir. Ezilmeden dolayı iskelet kası hücreleri zedelenmekte ve normal metabolik parametreleri değişmektedir. Bu durum akut böbrek yetmezliği, kardiyak arrest, akut respiratuar distress sendromu (ARDS) gibi vital organların ciddi komplikasyonlarına sebep olmaktadır. Enkaz altında olan her kişi crush sendromu gelişme riskini taşımaktadır. Bu nedenle ezilme sendromunun tedavisi enkaz altındayken başlatılmalıdır. Bu vakalarda en kısa zamanda potasyum içermeyen intravenöz sıvı verilmeli ve tedavi durdurulmadan hastanede devam etmelidir. Bazı vakalarda ise, cerrahi girişim gerekmektedir.

Böbrek yetmezliğinde diyette ilk aşama günlük protein alımının kısıtlanmasıdır. Bu amaçla, diyaliz uygulanmayan hastalara günde 0,6 g/kg protein içeren (40 g proteinli) ve esansiyel aminoasitlerden zengin bir diyet verilir. Protein yıkımını önlemek için, hastalara günde en az 100 g karbonhidrat verilir. Negatif azot dengesinden korunmak için, yağ ile ek kalori alımı da önemlidir. Kalori alımını 35-50 kal/kg/gün  düzeyine kadar çıkarmak gereklidir. Suda eriyen vitamin ve minarellerin verilmesine dikkat edilir.

Crush Sendromu tanılı yetişkin hastalarda ilk 2-3 gün uygulanan örnek liste şu şekildedir:

 

SABAH 1 Adet Haşlanmış Yumurta

7-8 Tane Tuzsuz Zeytin (25 g)

1 Kutu Bal

1 Roll Tuzsuz Beyaz Ekmek

ARA 1 1 Bardak Limonata
 

 

 

ÖĞLE

 

1 Kase Un Çorbası

6 Yemek Kaşığı Pirinç Pilavı

 

ARA 2 2 Adet Nişastalı Un Kurabiyesi

1 Bardak Limonata

 

 

 

AKŞAM

 

1 Kase Un Çorba

30 Gr Tavuk

6 Yemek Kaşığı Pirinç Pilavı

 

ARA 3 1 Kase Mısır Nişastalı Sulu Muhallebi (Şekerli)

1 Adet Nişastalı Un Kurabiyesi

**Meyve ve sebze yasak olup, su verilmez. 24 gr protein, 350-400 mg potasyum içerir.

Hastanın durumuna göre devamındaki 2-3 gün meyvesiz kronik böbrek yetmezliği diyeti uygulanır. Sonrasında hastalar kronik böbrek yetmezliği diyeti ile takip edilir.

 

KAYNAKLAR

https://www.ttb.org.tr/sted/sted0999/st09993.html

Aygin D, Atasoy I,  Crush Sendromu Tedavi ve Bakımı. Atatürk Üniversitesi Hemşirelik Yüksekokulu Dergisi, 2008; 11:1

Yıldırım E, Kaymaz B, Dörtler H, Üstündağ S, Akdeniz A, & Erbaş O. Crush Sendromu. FNG & Bilim Tıp Dergisi, 2018;4(4):213-218.

Jasmina Hoxha, Deprem Sonrası Crush Sendromu: Olay Yerinden Hastaneye Hemşirelik Bakımı 7. Uluslararası Öğrenci Sempozyumu. 2022: 94-108.


OBEZITEDAVISI-10-1200x481.jpg

 

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) cinsel sağlığı ‘cinselliğin fiziksel, duygusal, entelektüel ve sosyal yönlerinin kişiliği, iletişimi ve aşkı zenginleştirici etkilerinin bileşiminden oluşur.’ şeklinde tanımlamaktadır. Sağlıklı bir toplumda bireylerin cinsel sağlığını koruması ve bu konuda eğitimlerin verilmesi önemlidir.

Beslenme, günümüz şartlarında çoğu şeyi etkilediği gibi cinsel sağlığı da etkilemektedir ve cinsel istek yani ‘libido’ için önemli bir parametredir.  Egzersiz, stres, sigara ve alkol kullanımı gibi cinsel sağlığı etkileyen birçok faktör bulunmaktadır. Buna bağlı olarak üreme ve cinsel sağlık sorunları gençlik döneminden başlayarak yaşam boyu karşılaşabilecek sorunlar arasında yer almaktadır. Bu sorunlar karşısında çeşitli tedaviler uygulanmaktadır fakat konunun temelinde beslenme iyi değerlendirilmelidir.

Sağlıklı bir cinsel yaşam için tüketilmesi gereken besinler yani bireye özgü uyulması gereken beslenme programları, öneriler bulunmaktadır ve bunlara uyulması son derece önemlidir.

-B1 (tiamin), B2 (riboflavin), E vitamini ve antioksidan tüketimi, kadınlarda vajina kaslarının esnekliğini ve haraketliliğini sağlamak, adrenalin salgısını yükseltmek, erkeklerde ise cinsel etkinliği ve sperm haraketliliğini arttırmak için önemlidir.

-İktidarsızlık ve infertiliteyi (kısırlığı) önlemek için arjininden zengin olan susam, bezelye, yerfıstığı ve yumurta tüketimi önemlidir.

-Cinsel yorgunluğu önlenmek için lösin aminoasit içeriği fazla olan balık, kırmızı et, organik peynir, yeşil sebze tüketimi önemlidir.

-Yapay tatlandırıcı kullanımı libidoya etki eder ve cinsel sağlığa oldukça zararlıdır.

 


OBEZITEDAVISI-09-1200x481.jpg

BRADİKARDİ NEDİR?

 

Bradikardi, düşük kalp atış hızı demektir. Hareketsiz halde bir yetişkinin normal kalp atış hızı dakikada 60-100 seviyelerindedir. Bradikardi diyebilmek için nabzın 60’ın altında olması gerekir.

BRADİKARDİ BELİRTİLERİ NELERDİR ?

  • Yorgunluk veya halsizlik.
  • Baş dönmesi veya göz kararması
  • Bilinç bulanıklığı
  • Bayılma veya bayılacak gibi olma atakları
  • Nefes darlığı
  • Egzersiz kapasitesinde azalma, egzersizle çabuk yorulma.
  • Kalp durması

BRADİKARDİ RİSK FAKTÖRLERİ NELERDİR ?

  • Konjenital kalp hastalığı (doğuştan gelen bir rahatsızlık)
  • Belirli hastalıklar veya kalp ilaçları
  • Kalbin doğal yaşlanma süreci.
  • Daha önce geçirilen bir kalp krizinde oluşan yara dokusu (miyokard enfarktüsü)
  • Sinüs düğümü işlev bozukluğu da denen hasta sinüs sendromu.
  • Kalp bloğu.

BRADİKARDİ TANISI NASIL KOYULUR ?

Bradikardiyi teşhis etmek için nabzın dakikada ne kadar attığını bilmemiz gerekir. Bunun için en basit yöntem nabza parmakla baskı yaparak atım sayısını hesaplamaktır. Ancak bu yöntem kesin teşhis anlamına gelmez. Kesin tanı ritim holteri ile konulur.

BRADİKARDİ TEDAVİSİ NEDİR ?

Bradikardinin tedavisinin esasını altta yatan nedenin tedavisi oluşturur. Altta yatan tiroid bezinin az çalışması, uyku apnesi, elektrolit bozukluğu gibi durumlar varsa önce bunların tedavisi yapılır; ilaçlara bağlı bradikardi söz konusuysa ilaçların dozlarının değiştirilmesi gerekir.

BRADİKARDİ ÖLÜME YOL AÇAR MI ?

Bradikardinin olası ve en ciddi komplikasyonları arasında sık bayılma, kalbin yeterince kan pompalayamaması (kalp yetmezliği) ya da ani kalp durması veya ani ölüm yer alır.

NABIZ 40’IN ALTINA DÜŞERSE NE OLUR ?

Yetişkin bir bireyde kalp atım hızı dakikada 60 ila 100 arasında olmalıdır. Eğer nabız sayısı 60’ın altına düşüyorsa bradikardi (kalbin yavaş atması) durumu söz konusudur. Bu hız 40’ın altına düşerse ya da 60’ın altında iken belirtilere yola açıyorsa tehlikelidir. Bradikardi mutlaka dikkatle takip edilmelidir.

GENÇLERDE BRADİKARDİ NEDEN OLUR ?

Çocuk ve ergenlerde en sık neden sinüs bradikardisidir. Basit ifadeyle sinüs düğümü düşük hızda elektrik akımı çıkarır. Sinüs bradikardisi çoğunlukla normal fizyolojik bir yanıttır. Örneğin sporcu gençlerin istirahatte kalp hızı yavaştır ve bu normaldir.

 




Kısaca


Healmedy size çeşitli tıbbi hizmetler sunar. Obezite Cerrahisi hastalarımıza sunduğumuz en önemli hizmetlerden biridir. Bazı tıbbi hizmetler hakkında herhangi bir yardıma ihtiyacınız varsa, bize hemen ulaşabilirsiniz




Hemen Ulaşın


Healmedy’den bilgi alabilmek için mail adresinizi iletin.



    Copyright 2023. All rights reserved.